İnanmak Ya Da İnanmamak, İşte Bütün Mesele Bu

Ceren Yılmaz
ACC İlişki Koçu ve Kişisel Gelişim Eğitmeni
Konuşacak Biri

Son zamanlarda sıkça karşımıza çıkan konulardan bir tanesi, inanmak ya da inanmamak… Bir kesim şüphe götürmez inançlarının arkasında, diğer kesim ise analitik olmayan her duruma şüphe ile yaklaşarak reddetme yaklaşımında. Var mı bu işin doğrusu?

İnanç; oldukça geniş bir başlık. Herkese çağrıştırdıkları da bambaşka. İnanç denildiğinde kiminin aklına gelen dini inançlar, diğeri için batıl inançlar, bir başkası için şehir efsaneleri, öteki içinse bilginin kaynağına, doğruluğuna, tutarlılığına inanabilmek.

Hepsinin ortak noktası ise güven ve umut fikrimce… Yani hepimiz zor durumlarda işlerin yoluna girebileceğine karşın güven hissetme ve umut duyabilme adına işaretlere ihtiyaç duyuyoruz hayatta. Görüldüğü gibi oldukça da insanca…

Bu durumda ne oluyor da inanç denilince bu kadar farklı noktalardan bakıyoruz olaylara? Öncelikle değerlerimiz ile şekilleniyor, her konuda olduğu gibi bu konuda da, nerede durmamız gerektiğine dair alacağımız kararlar, belirleyeceğimiz öncelikler. Doğallıktan hoşlananlar çareyi doğada arıyor, bitkilerin getirdiği şifalar, sadeliğin ve saflığın vazgeçilmezliği, özümüzde olanı değerlendirme çabası.

Maneviyata değer verenler, daha dini veya spirituel yaklaşımlara yakınlık hissedip kendini kendinden yüce gücün adaletli kollarına bırakmayı tercih ediyor. Bir diğeri keyifle hayatını sürdürebilmeyi öncelik edinerek şansın çekimine bırakıyor ihtimaller karşısındaki olasılıklarını. Ve bir başkası da tüm bunların şüphe götürmez olup olmadıklarına dair kesin cevaplar bulmak için güveni ve umudu kendi çabasında buluyor, daha çok sorguluyor, daha çok araştırıyor.

Sonuç?

Sonuç aynı… İnandığınız şey her ne ise; olumsuzluklar ile başa çıkmanızı kolaylaştırıyor, size mutluluk, umut, güven veriyorsa, bir adım daha atabilmek için ihtiyacınız olan coşkuyu yaratabiliyorsa, işe yarıyor yoksa yeni arayışlar başlıyor.

İster gül kokusunun rahatlatıcı olduğuna inanın, ister kırmızı elbisenizin size şans getirdiğine, ister dualarınızın kabul olduğuna, ister yumurta ile ilgili yapılan son araştırmaların kolestrolü etkileyip etkilemediğine… Sonuç aynı… Sizi daha iyi hissettiriyorsa var, hissettirmiyorsa yok olacak…

Meditasyon işe yarıyor mu? Hayal kurmak, pozitif düşünmek istediklerimize ulaşmamızı sağlar mı? Yeterince şüphelerimden arınırsam, yeterli ibadetleri gerçekleştirirsem dualarım kabul olur mu? Evde adaçayı yaksam kötü enerjiden arınır mıyım? Belirtildiği oranda mantra tekrarı yaparsam işe yarar mı? Dört yapraklı yonca bulsam şansım açılır mı? Türbeye gitsem faydası olur mu? Bir soru sorsam, kitaptan rastgele bir sayfa açsam cevabı bana verebilir mi?

Olur, hepsi olur, ama sen inandığın sürece olur… O yüzden mucizeler bizim inancımızla şekilleniyorken; bırakalım herkes kendine hizmet eden, yararı dokunan ne varsa ona inanmaya devam etsin.

Bırakalım inancımız ondaki olumlu yanları kullanabildiğimiz sürece bizimle olsun, kendimize veya başkasına zarar vermeye başlarsa vazgeçelim. Yeter ki inanalım, yeter ki yorucu, yoğun, stresli günlerin içinde inanmanın getirdiği rahatlığın tadını çıkarabilelim, yeter ki mutluluğu yeri geliyorsa inanç vesilesi ile tadalım, yeter ki inanmak birleştirmek, güvenmek, büyümek, gelişmek için sebep olsun, bölmek, ayrıştırmak, dağıtmak, kutuplaştırmak için değil…

Beğen
Beğen Aşık Oldum Haha Vay Canına Üzgünüm Kızgınım

CEVAP VER