Başkalarını kıskanmak ya da nefret duymak zaman zaman yanlış giden ve biçimsiz biten ikili ilişkilerin birikimlerinden çıkar. Bir çoğumuz bu duygunun sağlıksız bir ruh göstergesi olduğunu bilir ve bu duygumuzu içimizde biriktirmeyi tercih ederiz. Kendine karşı dürüst olup bu ruh halini terbiyelendirmek elbette ki yeni bir aydınlık kapının açılışı demektir.
Duygularını neşeli bir tavrın arkasına saklamadan,mış gibi yapmadan. Dr. Bach,Çiçek Terapisi sistematiğinde en önemli olgulardan biri olarak çocukluk dönemi üzerinde durur. Bu çocukluk zamanlarının sevgi, ilgide çatlakları olan kısımı, bize ileri ki yaşlarımızda kuracağımız ikili ilişki biçimlerinde sorunlar çıkartır. Asıl büyük çatlamalar ve enerji blokajları başlar. Olumsuz Deneyimlerin arkasından küsüp giden kalpler olarak kalırlar.
Çocukluk dönemlerini sevgi açlığı ve ebeveynlerinle iletişim kopukluğu ile geçiren her birey, dolduramadığı sevgi boşluğunu kıskanıp durur. Bu kıskanma durumu içimizde ki sevgi açlığını, kıskançlık ve nefrete dönüştürmüyorsa sorun yok demektir. Yok onun masumluğu yerine, öfkeye ve hayıflanmaya dönüşüyorsa tehlike çanları çalıyor demektir.
Hepimizde yaradılış itibari ile bu duyguları taşıma özelliği vardır ve unutmayalım ki tıpkı Yin-Yang gibi içimizde de belli dengede koruma iç güdüsü ile barındırdığımız kıskançlık, korku, endişe gibi duygular denge ile var olmalıdır.
Bir Annenin içinde ki koruma iç güdüsü, evrensel bir yetenek olma niteliğindedir. Çocuğu için endişe duymak, başına kötü şeyler geleceğinden korkmak da bir ebeveyn olarak elbette ki, belli dozda kalması gereken duygularımızdır. Hiçbir zaman bu duygular tamamen temizlenemez, her an gelecek olay, durum ve kişiler karşısında savunma dolu oluruz. Bu yetiştirdiğimiz savunma kabiliyetimiz, içimizde beslediğimiz aç gözlü bir kurda dönüşürse sorunlar başlar. İşte o zaman kıskanmanın masumluğu, teşvik edici yönü yitirilir, nefret ve öfke dolu asiliklerle kendini ve çevresini yaralar.
“Ben eskiden bu kadar öfke dolu değildim.” diyenlerin sayısı azalmaz çoğalım gösterir. Vicdan ve sağ duyu meselesi ayaklar altına alınıp bir tomar ego şımarıklığı ile öfkeli, sinirli ve kendini haksızlığa uğramış sanan bireylerin sorunları ile dolup taşar.
Bir çok danışanım bu kıskançlık ve nefret duygusundan utanır ve dile getiremez. Ne zaman ki bu içsel, çok özel durum Çiçek Anne tarafından kucaklanır (terapinin kullanım süreci) ve iyileşme başlar, itiraf olarak çıkıverir ortaya, telefonun ucunda ki ses anlatmaya başlar.
“Ayşegül hanım bu huyum yani kıskançlığım beni her yerde açık ediyor. Kıskançlığım beni sevimsiz, hain bir insan haline sokuyor sanki, bazen içimden başkalarını o kadar kıskanıyorum ki benim neden böyle değil hayatım yok diye, kaderime lanet ediyorum. Çocukluğumdan beri hep ailemin sorumluluğu benim üzerimdeydi, babam alkole düşkün bir adamdı ve annemle ettiği şiddetli kavglar, beni korkak, sinik bir insan haline getirdi. Evet maalesef diğerleri gibi özel okullarda okumadım ya da üniversiteden mezun olur olmaz Avrupa’ya gitme şansım olmadı. Hem maddi hem manevi böyle bir imkanım olamadı, çok isterdim. Yakın arkadaşlarımın çoğu evlendi, çoluk çocuğu karıştı, ben hala annemle ve ablamla oturuyorum. Hayat adil değil maalesef ve ben bu kurban rolünden artık kurtulmak istiyorum. Zor zar bulduğum, orta kararlı maaşla yaşamaya çalışıyorum. İşe gidip, eve gelip, temizlik yapıp, televizyon seyredip ömür geçiriyorum. Kısacası berbat bir hayatım var. Televizyonlardan başkalarının hayatlarına bakınca ne kadar ayrı dünyaların, tek bir evren çatısında olmasına rağmen ki adaletsizlikleri görüyorum. Henüz 31 yaşımda olmama rağmen kendimi evde kalmış gibi hissediyorum, annelik bana artık uzak bir kavram…” diye devam ediyor Bayan A. yolladığı mailinde.
Çiçek Analiz testinde size yöneltilen sorular, oldukça önem taşır, konsültasyon dediğimiz görüşme aşamasında ise sorun net olarak yatırılır masaya. Endişeler, kaygılar, öz güven sorunları hiç susmazcasına telefonun ucunda ya da yüz yüze anlatılıp gider, kıskanma kavramı ise hep pas geçilir ilk seanslarda. Ta ki ilk kullanımın üzerinden bir ay kadar zaman geçer, danışan iyileşmenin dürüstlüğü ve kendini ikna eden yönlerini keşfeder, içinde ki tüm negatif ya da durağan duygularından bahseder. “Her şeyin nihai fethi, sevgi ve yumuşaklık yoluyla olacaktır.” der Edward Bach.
Sevgiye davet eden Holly çiççekleri gibi endişelerin annesi Agrımonıa çiçeği gibi titreşimleri özel olan şifa anneler bu alt duyguların dengelenmesini sağlar. Güneş ışığına ihtiyaç duymadan sadece Ay’ın enerjisi ile filizlenebilen HOLLY çiçekleri gibi TOPRAK elementine sıkı sıkıya bağlı çiçekler yüksek titreşim taşırlar. Onlar Kıskanmanın nefrete dönüşüne engel olur, onlar şefkatli birer birey olmayı öğretirler. Holly arketipi ile mızraklı savaşcıyı sembolize eder. Onun için kötülüklerle savaşmak,kötülük yapmaya filizlenen duyguları dengelemek gerekir. Bunun için Holly’nin yaprakları bir mızrak gibi güçlü, Yeni yılın Çiçekleridir.
Aralık ayında başlayan yükselmesi Haziran döngüsüne kadar devam eden güçlü çiçeklerdir. Kış dönümünde SEVGİ ve ŞEFKAT enerjisini yenileyerek, enerjisini Kalp Çakrada parlatır. Kutsallık öğretilerinin çiçeği olarak da bilinir. Holly’nin paradoksik sertlik ve kutsallık öğretisi, aynı zamanda Sir Gawain ve Yeşil Şövalye’nin Arthur efsanesinde de bulunur. Gawain, aynı zamanda nezaket, hırs ve arzularla da hareket etmesine rağmen büyük bir şövalyenin şövalyesidir. O meydan okumayı kabul eder ve Yeşil Şövalye’nin başını keser. Yıl boyunca, Yeşil Şapel’i aramak için çıktığı yolda, ıssız bir kış içinde kendini bulur. Bu arayış sırasında, Green Knight’ın erkek kılığında ki karısı olan bir kadın tarafından cezbedilir. Gawain bu karşılaşmalardan saf bir yürekle ortaya çıkar ve sonunda Yeşil Şövalyenin yaşadığı yeri bulur: “Kışın bile ağaçların derin yeşil büyüdüğü iki sarp uçurumun yüzü arasında bir yarıkta bulur onu..”
Holly Çiçekleri Der Ki:
Kalbimin derinliklerinden çıkıyorum.
Başkalarını Evrensel Benliğimin bir parçası olarak tanıyorum.
Başkalarının iyi iradesi için minnettarım.
Merhamet kalbimin dolup taştığını gösterir.
Şifa Olsun…
