İnsanlara Neden Güvenme İhtiyacı Duyarız?

Yaşamımız boyunca, er ya da geç, güven duygumuz bazı hasarlar alacaktır. Fakat durumun ekonomisi dışında diğer insanlara güvenmemizi sağlayan sosyal bir dinamik vardır.

Hayatta kalmak için güvenmek zorundayız. En temelde ve en sade haliyle, insanlara güveniyoruz çünkü istediklerimizi elde etmemizde bize yardımcı olabilirler. Evrimsel sürecimizi göz önüne aldığımızda, işbirliği yapmanın, avcı toplayıcı atalarımızın karşılıklı olarak hayatta kalmalarını sağlamak için daha fazla kaynak toplanmasına yardımcı olduğunu söyleyebiliriz. Güven, ilkel bir davranış biçimiymiş gibi görünse de; milyonlarca yıllık geçmişe sahip bu psikolojinin modern izdüşümleri de mevcut; bugün başkalarına güvenerek daha iyi bir iş ortamı, ev arkadaşlığı ve hatta sosyal konum elde edebiliyoruz.

Öte yandan başkalarına güvenmek, bazı riskleri de bünyesinde barındırır. Eğer ki yanlış insana güvenirseniz, amacınıza ulaşmada başarısızlık yaşarsınız. Fakat, Mayıs 2015’te The Journal of Neuroscience‘da yayımlanan bir araştırma, güven konusunda risk aldığımız için beynimizin bizi ödüllendirdiğini ve bunu acil maddi menfaatimizden ziyade daha soyut nedenler için yaptığımızı ortaya koydu.

Yaşamımız boyunca, er ya da geç, güven duygumuz bazı hasarlar alacaktır. Fakat, durumun ekonomisi dışında diğer insanlara güvenmemizi sağlayan sosyal bir dinamik vardır.

Araştırma kapsamında yapılan deneylerden birisi, basit bir güven oyunuyla başlıyor. Deneyde, başlangıçta, hem katılımcıya hem de partnerine 1 dolar veriliyor. Ekip, katılımcıya, hem kendisinin hem de partnerinin paralarını harcarsalar, bunun karşılığında 3 dolar alacaklarını söylüyor. Fakat, eğer ki katılımcı harcamak ister ve partneri harcamazsa; partner, katılımcıya hiçbir şey bırakmadan parasını kendisine saklayabilir. Bu tarz güven oyunları, davranış ekonomisinde, insanların nasıl etkileşime girdiğini ölçmek için yaygın şekilde kullanılır. Katılımcının bir başkasına göndereceği para miktarı, o kişiye ne kadar güvendiğini göstermesi açısından bir işaret olarak kullanılır.

Araştırma süresince katılımcı, oyunu; bir arkadaşıyla, arkadaşı olmayan ancak ortak çıkarları bulunan bir kişiyle ve bir bilgisayarla olmak üzere üç farklı partnerle birkaç sefer oynadı. Fakat araştırmacılar, katılımcının kimle oynadığının bir önemi olmaksızın her deneme süresinin yarısında partnerin döneklik yapmasını sağladı. Böylelikle de, deneydeki tek değişkenin, sosyal bağlam olması sağlandı. Öte yandan, deney süresince katılımcının beyin aktivitesi fMRI kullanılarak görüntülendi.

Deneyin sonunda, katılımcıların, –her ne kadar kendilerini denemelerin yarısında adatmış olsalar da– arkadaşlarına ve çıkarlarının ortak olduğu ancak arkadaşı olmayan kişilere bilgisayardan daha çok güvendiği bulgusuna ulaşıldı.

Fakat araştırmada asıl merak edilen ise, fMRI (fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme tekniği) taramalarındaki sonuçlardı. Bir arkadaş oyun sırasında arkadaşının güvenine karşılık verdiğinde, katılımcının beyninin; ödülle ilişkili bölgeleri olan ventral striyatum ve medial prefrontal korteksindeki aktivitelerde artış olduğu gözlemlendi. Dahası bu aktivitenin; arkadaş olunmayan ancak çıkarların ortak olduğu başka bir partnerle yaşanan etkileşimden ziyade arkadaşla olan etkileşim sırasında çok daha güçlü olduğu görüldü. Yani katılımcı, arkadaşına duyduğu güvenin karşılığını gördüğünde beyninin ödül merkezleri daha çok uyarıldı.

Bu durum, söz konusu bu etkileşimlerdeki ödülün; finansaldan ziyade sosyal olduğunu ortaya koyuyor. Arkadaşınız güveninize layık davrandığında, ilişkiyi güçlendiren daha güçlü bir sinyal olan ödülü almanın keyfini çıkarırsınız. Elde edilen bu sonuç, geçmişte yapılan çalışmalarla da uyumluluk gösteriyor. Örneğin sosyolojide, insanların ilişkileri bir zevk kaynağı ve değer verdikleri bir şey olarak gördüğü bilinmektedir.

Öte yandan, fMRI dataları, güven konusundaki araştırmalara dair kavrayışımızı da bir başka seviyeye taşıyor. İlişkiler, insanların maddi başarıdan daha fazlasını elde etmesine yardımcı olur; beyin, sosyal ilişkiler içerisinde ödül bulacak şekilde evrimleşmiştir. Bu durum, kayıp ya da zor koşullarla başa çıkmamızda bize yardımcı olabilir. Dahası bu fayda, geçici bir finansal faydadan daha değerli olabilir. Örneğin, 2014 yılında Journal of Personality and Social Psychology‘de yayımlanan bir araştırmada, katılımcılar benzer bir güven deneyine katıldılar. Katılımcıların yarısından fazlası, yalnızca yaklaşık yüzde 45’inde fayda sağlayacaklarını düşündükleri halde yabancılarla yatırım yapmayı seçti. Burada, katılımcıların finansal kayıp kısmını; sosyal bir ağın inşası için bir harcama olarak değerlendirdikleri görüldü. Şanslıydılar, çünkü, tanımadıkları bir kişiye duydukları güven %80-90 oranında karşılık buldu.

Burada esasında ahlaki bir norm da söz konusudur; başkasını aşağılamak istemezsiniz. Eğer ona güvenmezseniz, o kişinin karakterini aşağılamış olursunuz. Dolayısıyla, bu durum, insanların, paranın onlara geri döndüğünü görmeyi asla beklemedikleri halde bile bir yabancıya güvenmelerini sağlar. İşte insanlar, ilişkilerine böyle yüksek değerler addeder. Resmin tamamına baktığınızda ise; esasında hem duygusal, hem sosyal hem de finansal fayda elde ederiz.

Yine de, bu deney için de diğer hepsi gibi sınırlılıkları bulunduğunu söylemeliyiz. Eğer katılımcılar daha fazla parayı riske etseydi, sonuçlar değişiklik gösterebilirdi. Çünkü daha fazla para söz konusu olduğunda insanlar risk almaktan daha fazla kaçınma eğilimi gösterir. Bununla birlikte, denemelerin süresi uzatılsaydı, katılımcılar, arkadaşlarına daha az güvenmeyi öğrenmiş olacaklarından farklı sonuçlar elde edilebilirdi.

Olumsuz geribildirimler bazen oldukça öğreticidir ve tanımadığınız birisi tarafından aldatılmak bir sonraki deneyiminizde davranış değişikliği sergilemenize neden olabilir. Fakat bu araştırmalarda bu ilişki üzerinde durulmuyor. Araştırmacılar, para miktarının arttığı bir görev tasarlasaydılar, görevin amigdala gibi negatif tepkiler veya başa çıkma ile ilişkili beynin bölgelerini sürece entegre etmeye başlayabileceğinin muhtemel olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte, diğer insanlara güven duyma seviyesine göre, insan beyin yapısının da farklılıklar gösterdiği biliniyor. Örneğin, Şubat 2015’te NeuroImage‘de yayımlanan bir araştırmada, diğer insanlara daha fazla güvenme eğilimindeki insanlarda, beyindeki sosyal ödülleri değerlendirme görevi üstlenen ventral mediyal prefrontal korteksteki gri madde seviyesinin daha fazla olduğu bulgusuna ulaşıldı.

Tek başına bu araştırmanın, esasında gerçek dünyaya ilişkin basit bir uygulaması bulunuyor. Mantık bize güvenmememizi söylese dahi, dostlarımıza güveniriz çünkü dostluğumuza yatırım yaptığımızı düşünürüz. Örneğin, PNAS’ta (2018) yayımlanan bir araştırmada, yabancılara güvenimizin, daha önce tanıdığımız diğer insanlara olan benzerliklerine bağlı olduğu bulgusuna ulaşıldı. Fakat, cevap bununla da sınırlı değil, güven konusuna ilişkin onlarca yıllık araştırmaya rağmen, güven duygusunun arkasındaki kompleks mekanizma tam olarak çözülebilmiş değildir. Neler olup bittiğini anlama ve bu bulguları güven içeren başka durumlara nasıl yaygınlaştırmamız gerektiği konusunda çok daha fazla araştırmaya ihtiyacımız olduğunu söylemeliyiz.

Beğen
Beğen Aşık Oldum Haha Vay Canına Üzgünüm Kızgınım
21

CEVAP VER