Farkındalık Var Ama Uygulama Yok!

Ceren Yılmaz
ACC İlişki Koçu ve Kişisel Gelişim Eğitmeni
Konuşacak Biri

Son zamanlarda gerek danışanlarımda gerek çevremde sıklıkla karşılaştığım bir cümle bu. Katılmış olunan eğitimler, seminerler hatta seanslar sonrası kişiler farkındalıklarının arttığını, bunun oldukça etkileyici bir aşama olduğunu ancak sonrasında hayatın aynı şekilde devam ettiğini vurguluyorlar.

Bahsi geçen konular etkisini zaman içinde yitiriyor, öğrenilenler gündelik hayatın stresi içinde kayboluyor, alınan kararlar ise uygulanamadan vazgeçilip kaldığı yerden yaşamaya devam ediyor kişi. Üstelik eskisinden de zor geliyor ona kaldığı yerden devam etmek, çünkü farkındalıkları nedeniyle artık o eski o değil. Artık hayatında ve kendi içinde olup bitenleri daha net algılayan, neyi isteyip neyi istemediğini ayırt eden, yeni kararlar almış biri o. Peki ne oluyor da kişi bu aşamaya kadar gelip bir sonraki adımı atma kısmında takılıp kalıyor?

Tüm kişisel gelişim eğitimleri ve bu amaçla gelişmiş olan görüşme modellerinin temel amacı elbette ki katılımcının farkındalık seviyesini arttırmak. Süreç boyunca farkındalığın oluşması ile beraber güçlü yanlarını anlama, engellerini görebilme, inanç kalıplarını ayırt etmeye başlama, olumsuz düşünce alışkanlıklarını tespit etme gibi farklı düşünce sistemlerine aşinalık kazanarak kişi sorunu tanımlamakta daha gerçekçi çözüm bulmakta ise daha yaratıcı ve olumlu yaklaşımlar sergileyebiliyor. Bu yaklaşımlar ne kadar derin farkındalıklar üzerine inşa edilirse, ne kadar sık deneyimlenirse ve ne kadar hayata geçirilirse o kadar kalıcı bir hal alarak kişinin kendisini olumlu yönde değiştirmesine sebep oluyor.

Yani işin özü, bu bir zincirleme reaksiyon; önce farkındalık yaşıyorsunuz, sonra bu farkındalıktan sonuçlar çıkararak yeni kararlar alıyorsunuz, bu farkındalıklar, kararlar silsilesine alıştıkça düşünme şekliniz değişiyor, yeni düşünce yaklaşımınızı ne kadar hayata geçirirseniz de o kadar kalıcı sonuçlarla karşılaşıyorsunuz.

Zincirin her bir halkasında farklı sebeplerle takılmak mümkün, ancak genel inanışın aksine bu eğitim, seans vb. deneyimler farkındalık konusunda yararlı ancak uygulamada yetersiz kalan modellerdir demek oldukça yanlış olacaktır. Bugün özellikle sıkça karşıma gelen son basamakta takılmanın sebepleri üzerinde durmak istiyorum ki yüzüp yüzüp kuyruğuna gelenler son bir kulaç daha atsınlar.

Biraz önce de belirttiğim gibi yeni kararlarımızı hayata geçirebilmenin ilk koşulu farkındalığımızın oluşması. Farkındalık ise katmanlardan oluşan bir yapı gibi düşünülebilir. Her bir farkındalığı lahananın bir yaprağı gibi düşünürsek merkezine inmek için tek bir farkındalık yeterli olmayacaktır. Dolayısıyla öncelikle harekete geçmek için yeterli farkındalık seviyesine ulaşıp ulaşmadığımızı değerlendirmekte fayda olabilir. Üstüne üstlük farkındalık coşku uyandıran bir duygu durum yarattığından birkaç farkındalık ile “ben oldum” heyecanına kapılmak ve aceleci bir şekilde sonuçlar yaratmak istemek süreçte karşılaşılabilecek durumlardandır.

Bu farkındalıkları değerlendirirken yeni aldığımız kararı hayata geçiremememizin altında yatan sebepleri 2 ana başlıkta inceleyebiliriz. Mevcut durumun artıları ve yeni durumun eksileri. Kısacası her ne kadar ilk dalga farkındalıklarımızı deneyimlemiş olsak da; bu farkındalıkların yeterli aşamaya ulaşmaması durumunda kararlarımızı uygulamaya geçirirken aklımızdan koskoca bir şekilde belirecek 2 büyük soru işaretini cevaplamamız gerekecektir. Aklımızı ilk kurcalayacak soru şuan hiçbir şeyi değiştirmesem bile içinde bulunduğum durumda işime gelenler neler? Bunlardan vazgeçmeye hazır mıyım? Diğeri aldığım kararı uygulamam sonucu oluşacak yeni düzenin şimdikinden daha iyi olacağının garantisi var mı? Ya daha kötü olursa, ya çok zorlanırsam, ya başarısız olursam vb.

İşte bu soruların cevaplarını; hala sizi endişelendiren senaryolar üzerinden veriyorsanız, düşünmesi bile sizi geriyorsa, korkularınız ile şans için dua eder halde buluyorsanız kendinizi, harekete geçmek için dış koşulların uygun pozisyona gelmelerini bekliyorsanız; bu bazı farkındalıkları yaşayarak bu noktaya kadar gelebildiğiniz için kendinizi takdir etmenizi, ancak düşünce sisteminizi henüz değiştirmediğinizi, yolculuğunuzun devam ettiğini gösteriyor olabilir.

Her dalgıç ilk 3 metresinde bu kadarı yeterince güzelmiş deseydi, okyanusları hiç tanıyamamış olurduk. Tek yapmanız gereken devam etmek ve dönüp baktığınızda dönüşen hayatınızın tadını çıkarmak.

Beğen
Beğen Aşık Oldum Haha Vay Canına Üzgünüm Kızgınım

CEVAP VER