Son yıllarda mide küçültme ameliyatları sonrası kalp krizi geçirme vakaları ile ilgili birçok tartışma konusu gündemde.
Meraklı Hastalar olarak özellikle “Tüp Mide Ameliyatı”ndan sonra kalp krizi riski olup olmadığını Genel cerrahi, laparoskopik cerrahi, obezite ve metabolizma cerrahisi konusunda Türkiye’nin önde gelen uzmanlarından Op. Dr. Murat Üstün’e sorduk.
Mide küçültme ameliyatları sonrası kalp krizi riskini anlatan Op. Dr. Murat Üstün, obezite cerrahisinin kalp hastalıkları üzerinde pozitif bir etkisi olduğunu hatta obezite cerrahisi sonrası ilk 2 yılda, kalp yetmezliği nedeniyle acile başvuru ve yatış oranlarının ise %44 azaldığını belirtti.
Mide küçültme ya da Tüp Mide ameliyatı, tüm diğer obezite ameliyatları gibi belli kurallara göre seçilen hastalara uygulanır. Bu kurallar, Dünya Obezite ve Metabolizma Cerrahisi Derneği tarafından belirlenir. Şu an için geçerli kurallar boy ve kilodan hesaplanan vücut kitle indeksinin 40 ve üzerinde olması, ya da 35 + ciddi bir yandaş hastalığın (diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, eklem problemleri, hiperkolesterolemi) bulunmasıdır. Ayrıca hastaların en az 2 yıldır bu düzeyde obez olması ve tüm diğer cerrahi dışı metodlarla başarı sağlayamamış olması şartı da aranmaktadır.
Ameliyatlardaki yaş sınırı başlarda 18-60 iken son zamanlarda 11 yaşa kadar inip, 70 yaşa kadar çıkmıştır. Alt yaş grubunda çocuk endokrinologunun onay vermesi, üst yaş grubunda ise hastanın genel sağlık durumunun ameliyata engel olmaması gerekmektedir. Ameliyat sonrası özellikle ilk 1 ay çok önemlidir. Bu dönemde ilk 15 gün sıvı, ikinci 15 gün püre gıda tüketilir. Sonrasında da elbette yeterli protein ve su tüketimi en önemli unsurlardır.
Obezite cerrahisi sonrası ilk 2 yılda, kalp yetmezliği nedeniyle acile başvuru ve yatış oranları % 44 azalmaktadır.
Obezite cerrahisinin kalp hastalıkları üzerinde düzeltici etkisi çok sayıda çalışmayla kanıtlanmıştır. Kilo kaybı için “hızlı” ifadesi de yanlıştır. Her hasta fazla kilo oranına göre kilo vermektedir. Obezite cerrahisinden sonra özellikle aşırı kilo fazlalığı olan hastalar için ayda 10 ve üzerinde kilo kaybı gayet normaldir.
1-3-6-12. aylarda yapılan biokimyasal tetkiklerde herhangi bir problem olmadığı takip edilmektedir. Kayıplar sadece yağ dokusundan olduğundan hastanın genel sağlık durumunu ancak olumlu yönde etkilemektedir. Güncel bir çalışmaya göre bariatrik cerrahiyi izleyen ilk 2 yılda, kalp yetmezliği nedeniyle acile başvuru ve yatış oranları % 44 azalmaktadır.
Buchwald ve arkadaşlarının yaptığı güncel bir incelemede, bariatrik cerrahi geçiren hastalarda hipertansiyonda % 61.7, hiperlipidemide % 70, diyabette % 86 düzelme bildirilmiştir. SOS (Swedish Obesity Subjects) çalışmasında ise, ameliyattan 10 yıl sonra bile kan yağları, ürik asid, diyabet ve diyastolik kan basıncı gibi kardiyovasküler parametrelerin kabul edilebilir düzeylerde kaldığı gösterilmiştir. Sistolik kan basıncı ve iyi kolesterol (HDL) değerleri ise ameliyattan 2 yıl boyunca sabit kalmaktadır.
Bu ameliyatlar hastaya hem hacim kısıtlaması yoluyla az miktarda gıda tüketerek doyma hissi sağlarlar, hem de hormonal etkileri ile metabolizmayı düzenlerler. Ancak uzun vadede başarılı olmaları hastanın yeme alışkanlıkları ve yaşam tarzı değişiklikleri konusunda istekli ve uyumlu olmasına bağlıdır. Dolayısıyla bu yola çıkan bir hasta, eski zararlı yeme alışkanlıklarını geride bırakmalı, egzersizi yaşamının bir parçası haline getirmelidir.
Ameliyat sonrası 120 kg üzeri kişiler ortalama ne kadar bir kilo kaybı yaşarlar?
Beklenen kilo kaybı BMI tablosuna göre belirlenir. Yani 120 kilo bilgisi yeterli değildir, kişinin boyu, yaşı, cinsiyeti gibi faktörler de önemlidir. Ama nihai hedef kişinin ideal kilosuna, yani BMI 20-25 aralığına kadar kilo kaybetmesidir.
Bu ameliyat sonrası midenin büyük bir bölümü alındığı için geriye dönüş olmadığı belirtiliyor, bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Obezite cerrahisi metodlarından bir kısmı geri döndürülebilir, ancak tüp mide ameliyatında midenin büyük bir kısmı çıkarıldığından geri dönüşsüzdür. Ameliyat yöntemlerini sunarken bunu belirttiğimiz hastalarımızın hemen tamamının yorumu ile cevap vereyim: “Nereye geri dönmekten bahsediyoruz?”
Tüp mide ameliyatı, midenin fonksiyonlarını olabildiğince az etkileyerek, anatomisini değiştirmektedir. Sindirim sisteminin doğal akışını bozmamakta ve vitamin mineral eksikliklerine minimal düzeyde yol açmaktadır. Dolayısıyla özellikle alt yaş grubunda giriş ameliyatı olarak son derece uygundur.
Ameliyat kriterleri tamamen hastanın özelliklerine ve Uluslararası Obezite ve Metabolizma Cerrahisi Derneği kılavuzlarına göre belirlenmektedir. Kısaca tekrarlarsak, boy ve kilodan hesaplanan vücut kitle indeksleri 40 ve üzerinde olanlar, 35 ve üzerinde olup bir yandaş hastalığı olanlar, diyet ve diğer yöntemlerle başarısız olmuş olanlar, kronik alkolizm, psikyatrik hastalık gibi engelleri olmayanlar, ameliyat sonrası değişikliklere adapte olabilecek kapasitedeki hastalar bu ameliyatlar için uygun adaylardır.
Halk arasında ‘büyüme hastalığı’ olarak bilinen Akromegali, ciltte et benlerinde ve benlerde artış, dudak, burun…
GEN, Jaguar Health Inc. ile önemli bir ortaklık ve iş birliği anlaşmasına imza attı. GEN,…
Yenilikçi tedaviler ve nadir çözümler sunan GEN, Türkiye’nin en hızlı büyüyen ilaç şirketlerinden biri olarak…
Günümüzde küresel bir salgın olarak nitelendirilen obezitenin, irade eksikliği ile açıklanabilecek basit bir yapıda olmadığı,…
GEN, Alzheimer ve diğer nörodejeneratif hastalıkların tedavisinde kullanılması hedeflenen yenilikçi araştırma ilacı SUL-238'in sağlıklı gönüllülerle…
İnsan odaklı sağlık felsefesini benimseyen Humanis, 13. Altın Havan Ödülleri’nde nadir hastalıklardan biri olan Serebrotendinöz…