Beyin ve Bağışıklık Sistemi Arasındaki İlişki

Eğer kış öksürüklerinden ya da burun çekmelerinden muzdaripseniz, yorgun ve huysuz hissetme duygusunun nasıl olduğunu bilirsiniz. İşte bu noktada da her şey biraz daha incitici olabilir ve herkesin sizi yalnız bırakmasını istersiniz. Hatta en sevdiğiniz yemek ve dinlemekten en çok keyif aldığınız müzik de sizi neşelendirmeye yetmez. Peki hasta olmak hislerinizi ve davranışlarınızı nasıl etkileyebilir?

En temelde bağışıklık sisteminizin bir mikropla savaştığını ve bu mücadelenin de “pilinizi” tükettiğini; nihayetinde de bir çöp gibi hissetmenize neden olduğunu söyleyebilirsiniz değil mi? Evet, aslında biraz da böyle bir durum söz konusudur ancak yine de içerisinde bulunduğunuz hali açıklamaya yeterli değildir. Peki gerçekten de hastalığın yarattığı etki duygusal ve davranışsal örgülerimizde nasıl değişimler oluşturur?

Öncelikle, hissettiğiniz ve olduğunu düşündüğünüz her şey beyninizde gerçekleşir. O halde, hastalığa neden olan mikrop ya da bağışıklık sistemimiz ve beynimiz arasında bir bağlantı bulunmalıdır. Esasında, bağışıklık sistemimiz beynimizle düzenli olarak iletişimdedir ve bu iletişim de sağlığımızdaki herhangi bir değişimi sürekli güncel tutar.

Yani eğer bir enfeksiyon kaparsak, beynimiz; hastalıkla mücadele edebilmemiz için dinlenme moduna geçmemiz konusunda yorgun hissetmemize neden olabilir ve davranışlarımızı değiştirebilir. Fakat beynimiz, nörotransmitterler şeklinde kimyasal bir dile sahiptir. Peki, bağışıklık sistemimiz de beynimizle aynı dilde mi “konuşur”?

Yaygın kanının aksine beynimizde yalnızca nöronal bağlantılar bulunmaz. Hatta, nöronal bağlantılardan çok daha fazla sayıda gliya isimli bağışıklık hücresi bulunur. Bu bağışıklık hücreleri, beyin sağlığımız için son derece kritik hücrelerdir. Şöyle ki; bu hücreleri birer tercümana benzetebiliriz, çünkü bağışıklık sistemimizden gelen hasta olduğumuz mesajları beynimize bu hücreler yardımıyla tercüme edilir.

Öte yandan beynin bağışıklık biliminin, davranış ve bilişe bir çok açıdan katkısının bulunduğunu fark etmek, psikiyatri ve mental sağlık alanlarında bilim felsefecisi Tomas Kuhn’un ifadesiyle “paradigma kaymalarına” neden olmuştur. Beyin immünolojisindeki değişimler üzerine yapılan keşifler, alanda da heyecan verici gelişmelere sahne olmuştur. Bunlardan birisi de uyuşturucu bağımlılığına dairdir.

Uyuşturucunun beynin ödül merkezlerini uyardığını ve beynimizin kilit önemdeki ödül nörotransmitterinin de dopamin olduğunu hemen hemen hepimiz biliyoruz. Fakat, pek bilinmeyen ise beyindeki dopamin sistemlerini çevreleyen bağışıklık sisteminin de uyuşturucu bağımlılığına yönelik son derece hassas oluşudur. Hatta öyle ki; klinik öncesi araştırmalarda, fare beyinlerindeki spesifik bölgelerde bulunan bağışıklık hücreleri uyarılarak farelerin; alkol, opiod ve metamfetaminler gibi uyuşturucuları sevmelerinin mümkün olduğu ortaya konuldu. Bu durum, uyuşturucu bağımlılığı tedavilerilerinde önemli gelişmeler sağlayabilir. Yani, uyuşturucu bağımlılılarını “beyin” perspektifiyle tedavi etmek sorunu kısmen çözebilir. Bu noktada, beyin bağışıklık hücrelerinin biraz daha fazla ilgiye ihtiyaçları olabileceğini söyleyebiliriz.

Birleşik Devletler’deki National Institute on Drug Addiction (NIDA) desteğiyle yürütülen çalışmalarda, opioid ve metamfetamin bağımlılığı beyin bağışıklık hücreleri temelli tedavilerle önemli gelişmeler sağladı. Beyin immünolojisine ilişkin bu yeni kavrayış, bir gün uyuşturucu bağımlılığının tamamen sonunu getirecek tedavilerin gelişmesini mümkün kılacağına dair umudumuz var.

Bu yazının kaynağı:Bilimfili

Meraklı Hastalar

Merak Et, Sağlıklı Kal!

Paylaş
Yayınlayan
Meraklı Hastalar

Önceki Yazılar

Akromegali nedir? Akromegali hastalığının tedavisi var mı?

Halk arasında ‘büyüme hastalığı’ olarak bilinen Akromegali, ciltte et benlerinde ve benlerde artış, dudak, burun…

% gün önce

GEN, HIV ve kanser alanında önemli iş birliğine imza attı

GEN, Jaguar Health Inc. ile önemli bir ortaklık ve iş birliği anlaşmasına imza attı. GEN,…

% gün önce

Türkiye’de bir ilk olan uniGEN projesi 1.000’den fazla öğrenciye ulaştı

Yenilikçi tedaviler ve nadir çözümler sunan GEN, Türkiye’nin en hızlı büyüyen ilaç şirketlerinden biri olarak…

% gün önce

“BU İŞ SANDIĞINDAN BÜYÜK” KAMPANYASI BAŞLIYOR

Günümüzde küresel bir salgın olarak nitelendirilen obezitenin, irade eksikliği ile açıklanabilecek basit bir yapıda olmadığı,…

% gün önce

GEN, YENİLİKÇİ İLACI SUL-238’İN FAZ 1 ÇALIŞMASINI BAŞLATTI

GEN, Alzheimer ve diğer nörodejeneratif hastalıkların tedavisinde kullanılması hedeflenen yenilikçi araştırma ilacı SUL-238'in sağlıklı gönüllülerle…

% gün önce

Humanis, Altın Havan Ödülü’ne layık görüldü

İnsan odaklı sağlık felsefesini benimseyen Humanis, 13. Altın Havan Ödülleri’nde nadir hastalıklardan biri olan Serebrotendinöz…

% gün önce