Almayan Kalmasın, Beklenen Sihirli Küre Geldi!

Ceren Yılmaz
ACC İlişki Koçu ve Kişisel Gelişim Eğitmeni
Konuşacak Biri

Duyduk duymadık demeyin, işte beklenen sihirli küre kapınıza kadar geldi. Hanımlar, beyler, kaçırılmayacak bu fırsatı ayaklarınıza seriyorum. Bir almayan pişman bir de diğer almayan bu küreyi. Bu öyle bir küre ki bir kere sahip olduğunuzda bir daha bırakmak istemeyeceksiniz.

Üstelik karşılığında ücret falan da talep etmiyorum. Sadece basit bir kuralı var bu kürenin uymanız gereken. Yalnızca bu kürenin içinde yaşayabilirsiniz. Ama korkmayın; o kadar büyük, o kadar konforlu ki, alıştıktan sonra dışarıyı özlediğinizi bile hatırlamayacaksınız.

Üstelik şeffaf bu küre, yani dışarıda olup biteni güvenli bir mesafeden daima görebileceksiniz. Bu küre sizi ne olursa olsun koruyacak. İçerideyken hiçbir zorlukla karşılaşmayacak, hiçbir durumda kendinizi kötü hissetmeyeceksiniz. Gördüğünüz gibi her şey sizin için, sizin güvenliğiniz için. Eee… Ne dersiniz, ister misiniz?

Ne oldu? Bu sessizliğin, çekimserliğin sebebi nedir acaba? Müthiş bir teklif değil mi? Hatta o kadar müthiş ki sizde bu veya benzeri bir küre hali hazırda zaten var desem, inanır mıydınız?

Şeffaf ya, orada olduğunu unutmuş olabilirsiniz, haklısınız. Haydi gelin kapatın gözlerinizi el yordamı ile bulalım tekrar. Kim bilir belki sonrasında sihirli küremi isteyip istemediğinizi tekrar düşünürsünüz. Başlayalım mı?

Sizce en kestirme yol, bildiğiniz yol sözü doğru mudur? Aman ne gerek var şimdi o yeni restoranı denemeye, gidelim alıştığımız yere der misiniz? Ya da “çok gülen, çok ağlar” mı sonunda acaba gerçekten? Buldunuz mu deneyimlerinizi, geldi mi elinize?

Kendimi iyi tanırım ben, gelemem öyle ukala, kararsız, aceleci, cahil, bencil vb. insanlara, yıpratıcı, sömürücü, zorlayıcı vb. işlere, belirsiz, tarzım olmayan, karmaşık olaylara gibi söylemleriniz var mıdır kendi içinizde? Yılların emeği var bugün ki halimde, yılların yorgunluğu, çilesi… Tamam artık budur, beğenmeyen gelmesin diye düşünür müsünüz? Peki, bu da karakteriniz değil mi şuan elinizde hissettiğiniz?

Ben denedim ona benzer bir şey, olmadı, boşa zorlamanın, zaman kaybetmenin anlamı yok. Herkes yapamazsın derken bir bildikleri vardır kesin, demek ki benim göremediğim bir şeyler var. Hiç risk almayayım. Başaramazsam rezil olurum. O senin dediklerin hayallerde, filmlerde olur, gerçek hayatta olmaz öyle şeyler. Bu cümleler nasıl? Var mı size yakın çağrışımlar? O zaman şimdi elinizin altına gelenler öğrenilmiş çaresizlikleriniz ve inanç kalıplarınız değil mi?

Bulduklarınızla hatırladınız mı yerini kendi güvenli kürenizin? Nelerden yapıldığını, sınırının nereye kadar uzandığını görebildiniz mi? Böyle bir fanus yaratmak için sebepleriniz var mı? Elbette. Hepimiz huzurlu, mutlu, güvenli bir hayatın hayalini kuruyoruz. Çok doğal bu isteklerimizin olması. Ama açıp gözlerinizi çevrenize baktığınızda; gördükleriniz hayalini kurduğunuz hayat mı, yoksa o hayale ulaşmaya hala biraz mesafe var da, siz yorgun, canı acımış, kırılmış ve biraz daha adım atmaya ürken, korkan bir halde misiniz? Cevabınız evet ise; tebrikler, nur topu gibi bir güven alanı yaratmışsınız kendinize. O nedenle sizin benim vereceğim küreye hiç ihtiyacınız yok, sizin ihtiyacınız olan “denemek”.

İnanın hepimiz korkuyoruz, inanın hepimiz güvende olmak istiyoruz. Ya biri bize bu güveni sağlasın ya da ben kendimi kapatıyorum ihtimallere, dışarıya, akan hayata diyecek kadar istiyoruz hem de. Ama hayallerimize de ulaşmayı kurguluyoruz, iç çekiyoruz bir taraftan da. O nedenle tek yol “denemek”.

Önce “yeni” kelimesi ile barışarak başlayabilirsiniz örneğin denemeye. Sonra tüm acılarınızın aslında size olumlu özellikler kazandırdığı, güçlendiğiniz, geliştiğiniz, büyüdüğünüz; dolayısıyla, dün başa çıkamadıklarınızla bile bugün çıkabileceğiniz gerçeğini fark ederek devam edebilirsiniz. Dünün hayal kırıklıklarına ve yarının korkularına zihninizde ayırdığınız parçaları küçültüp bugüne daha fazla yer verebilirsiniz. Geçmişinizde ne kadar olumsuzluklar vardıysa bir o kadar da güzellikler, mutluluklar olduğunu hatırlayabilirsiniz. Yaşamda o fanusun içindeyken bile aslında ne kadar da çok kontrol edemediğimiz, etki edemediğimiz nokta var gözden geçirebilir, mutluluğun anların, anıların toplamı olduğunun güzelliğine tanık olabilirsiniz. “Risk” kelimesini tamamen kucaklayamasanız bile eğitimli tahmin olgusu ile yakınlaşabilir, “garanti” ütopyası ile vedalaşabilirsiniz. Önceden hazırlığın, planlamanın kıymetini bilerek gelişebilecek tehditler, engeller, aksilikler kadar hayalinize gidecek alternatif yolların da peşine düşebilirsiniz.

Derken bir bakmışsınız; 1 saatlik uçuş yerine 10 saat araba kullanmaktan kurtulmuş, çalışırken de keyif alınabileceğini deneyimlemiş, hep hayalini kurduğunuz gibi çocuğunuzu bahçenizden toplanmış domates ile beslemiş, evden bile çıkmaz, ilk merhabada zorlanırken, tekrar güvenemem ki diye düşünürken, hayatın sizi seven kişi ile birlikte ne kadar mutlu olabileceğini hatırlamış olursunuz. O adımı atmaya değer mi sizce? Bence kesinlikle değer!

Kişisel Gelişim Eğitmeni

Ceren Yılmaz 

 

Beğen
Beğen Aşık Oldum Haha Vay Canına Üzgünüm Kızgınım

CEVAP VER